Kalsiyum Oksit Metal mi? Bilimin Merceğinden Bir Bakış Bilimi sadece laboratuvarlarda değil, mutfağımızda, doğada ve hatta günlük konuşmalarımızda da bulmak mümkün. Kimi zaman bir inşaat alanında, kimi zaman bir kimya dersinde karşımıza çıkan “kalsiyum oksit” yani sönmemiş kireç, bu merakın tam ortasında duruyor. Peki, bu beyaz toz görünümlü madde bir metal mi? Yoksa tamamen başka bir kimyasal sınıfa mı ait? Gelin, bilimin merceğini bu soruya çevirelim. Kalsiyum Oksit Nedir? Kalsiyum oksit (CaO), genellikle “sönmemiş kireç” olarak bilinir. Doğal kireç taşının (kalsiyum karbonat – CaCO₃) yüksek sıcaklıkta ısıtılmasıyla elde edilir. Bu süreçte karbondioksit gazı açığa çıkar ve geriye beyaz, toz halindeki…
Yorum BırakTarz Dolu Tüyolar Yazılar
Kaynakların Sınırlılığında Bir Tercih: Gözlükçü Açmak İçin Ne Okumak Lazım? Bir ekonomist olarak her zaman şu soruyu kendime sorarım: “Sınırlı kaynaklarımızla en yüksek toplumsal faydayı nasıl elde edebiliriz?” Bu soru yalnızca makro ölçekte değil, bireysel düzeyde de geçerlidir. Çünkü her insanın zamanı, emeği ve sermayesi sınırlıdır. Gözlükçü açmak gibi bir girişim de tam bu ekonomik denklemde yer alır. Hem bireysel yatırım hem de toplumsal hizmet açısından düşünüldüğünde, bu meslek hem sağlık sektörünün bir parçası hem de serbest piyasa ekonomisinin canlı bir örneğidir. Bu yazıda, “Gözlükçü açmak için ne okumak lazım?” sorusunu yalnızca mesleki bir yanıtla değil, ekonomi biliminin perspektifiyle ele…
Yorum BırakGrekçe mi, Yunanca mı? Dilin Felsefi Kimliği Üzerine Bir Deneme Filozofun Bakışıyla Başlangıç Bir filozof için dil, yalnızca iletişimin aracı değildir; varlığın, bilginin ve etik değerlerin aynasıdır. “Grekçe mi, Yunanca mı?” sorusu yüzeyde basit bir tercih gibi görünse de, özünde kimliğin, kültürün ve düşüncenin doğasına dair derin bir felsefi sorgulamadır. Dilin kendisi, varlığın bir yansımasıdır; tıpkı Heidegger’in söylediği gibi, “Dil, varlığın evidir.” O hâlde bu evin adını “Grekçe” mi koymalıyız, “Yunanca” mı? Etik Perspektif: İsimlendirme Bir Sorumluluktur Etik açıdan bakıldığında, bir dilin adı, ona duyulan saygının ifadesidir. “Grekçe” terimi, Batı dillerinin etkisiyle yerleşmiş bir kullanım olsa da, “Yunanca” sözcüğü, Türkçenin…
Yorum BırakHerhangi Bir Şey Nasıl Yazılır TDK? Kelimelerin Arasında Bir Boşluk Meselesi Kelime yazımları… kulağa küçük bir detay gibi geliyor, değil mi? Ama aslında dilin gizli nabzı orada atıyor. “Herhangi bir şey” mi, yoksa “herhangi birşey” mi? Bu soru, basit bir imla tartışması gibi görünse de, dilin nasıl yaşadığını, insanlar arasındaki algı farklarını ve hatta düşünce biçimlerini açığa çıkarıyor. Bugün gelin bu konuyu farklı gözlerle — hem objektif hem duygusal, hem bilimsel hem toplumsal bir merakla — masaya yatıralım. Doğru Yazım Nedir? TDK Ne Diyor? Türk Dil Kurumu’na göre doğru yazım “herhangi bir şey” şeklindedir. Yani “herhangi” birleşik, ancak “bir şey”…
Yorum BırakCeket Türkçe Kökenli mi? Bir Giysinin Tarihsel ve Kültürel Yolculuğu Tarihin tozlu sayfalarında dolaşırken bazen bir kelimeye rastlarız; o kelime, yalnızca bir nesneyi değil, bir dönemin ruhunu, bir toplumsal dönüşümü, hatta bir yaşam biçimini anlatır. Ceket de böyle bir kelimedir. Modern dünyanın en sıradan giysilerinden biri gibi görünse de kökeni, kullanımı ve sembolik anlamı, yüzyıllar boyunca değişen kültürlerin izlerini taşır. Peki “ceket” kelimesi Türkçe kökenli midir, yoksa başka bir dilden mi bize miras kalmıştır? Giyimin Tarihi: Toplumların Aynası Giyim, sadece bedeni örten bir araç değildir; aynı zamanda bir kimlik göstergesidir. İnsanlık tarihine bakıldığında, her dönemin kıyafeti kendi sosyal yapısının, inançlarının…
Yorum BırakAnlama Yeteneğine Ne Denir? Ekonomik Perspektiften Bir Bakış Bir ekonomist için her analiz, kıt kaynakların nasıl dağıtıldığı ve seçimlerin hangi sonuçları doğurduğu üzerine bir düşünme biçimidir. Tıpkı bir piyasada mal ve hizmetlerin sınırlı olması gibi, insan zihninde de dikkat, bilgi işleme kapasitesi ve anlama gücü sınırlıdır. Bu nedenle “anlama yeteneği” yalnızca bireysel bir bilişsel beceri değil; ekonomik kararların, piyasa davranışlarının ve toplumsal refahın temelini etkileyen görünmez bir sermaye biçimidir. Anlama Yeteneği: Bilişsel Sermaye Olarak Değer Ekonomi bilimi, genellikle maddi kaynaklarla ilgilidir; ancak bilgi ekonomisinde asıl üretim faktörü artık insanın zihinsel kapasitesidir. Anlama yeteneği —kısaca “kognitif kapasite” veya “bilişsel sermaye” olarak…
Yorum Bırak31 Yarıda Bırakmak Gusül Gerektirir mi? Edebiyatın Gücü ve Maneviyatın Yansıması Giriş: Kelimelerin Gücü ve Anlatıların Dönüştürücü Etkisi Edebiyat, kelimelerin sadece anlamını değil, ruhunu da taşıyan bir sanat dalıdır. Her sözcük, bir dünyayı kurar, her cümle, bir düşüncenin evrimini başlatır. Edebiyat, insanı dönüştüren bir güçtür; hem bireysel hem de toplumsal düzeyde derin izler bırakır. Bu dönüşüm, tıpkı bir hikayenin başlangıcı gibi, bir noktada bir şeyin bitmesiyle, başka bir şeyin başlamasına yol açar. Edebiyatın gücü, bir olayın yalnızca fiziksel değil, manevi ve içsel yansımalarını da derinlemesine incelemesiyle ortaya çıkar. Gusül almak, bedenin temizlenmesinin ötesinde, bir tür ruhsal arınmadır. Ancak bu arınmanın…
Yorum BırakGıcıklık Yapmak: Ekonomi Perspektifinden Bir İnceleme Ekonomistlerin Giriş Perspektifi: Kaynakların Sınırlılığı ve Seçimlerin Sonuçları Ekonomistler, insanların sınırlı kaynaklar karşısında yaptıkları seçimlerin sonuçları üzerinde sürekli düşünürler. Her birey, karşılaştığı her durumda, eldeki kaynakları (zaman, para, enerji) en verimli şekilde kullanmaya çalışırken, aynı zamanda toplumsal normlar ve bireysel değerler doğrultusunda kararlar alır. Ancak, bazen bu kararlar, sadece bireysel çıkarları değil, başkalarına rahatsızlık yaratacak şekilde şekillenir. İşte tam da bu noktada, “gıcıklık yapmak” gibi toplumsal açıdan olumsuz bir davranış türü devreye girer. Ekonomik bir bakış açısıyla, gıcıklık yapmak, yalnızca bireysel bir tavır değil, aynı zamanda piyasa dinamikleri, bireysel tercihler ve toplumsal refah üzerinde…
6 YorumGoccuk Ne Demek? Antropolojik Bir Bakış Bir antropolog olarak kültürlerin çeşitliliğine duyduğum merak beni, kelimelerin toplumsal yaşam içindeki anlamlarını keşfetmeye yönlendiriyor. Her dil, her ifade, bir topluluğun kimliğini ve tarihsel deneyimlerini yansıtan bir semboller bütünüdür. Bu bağlamda “Goccuk” kelimesi, yalnızca bir sözcük değil; aynı zamanda bir ritüel, sembol ve topluluk yapısı içinde konumlanan kültürel bir anahtar gibidir. Köken ve Anlamın İzinde “Goccuk” ifadesi, Anadolu’nun farklı yörelerinde farklı telaffuzlarla karşımıza çıkabilir. Genel anlamda ise bu kelime, çocuk ya da küçük birey anlamında kullanılır. Ancak antropolojik bir perspektiften bakıldığında “Goccuk” yalnızca yaş küçüklüğünü değil, topluluğun sürekliliğini, geleceğe dair umutlarını ve kimlik aktarımını…
8 YorumTürkiyeden Amerikaya Yük Gemisi Kaç Günde Gider? Erkeklerin Stratejisi, Kadınların Empatisiyle Denizlerarası Bir Yolculuk Hadi itiraf edelim: Hepimizin aklına en az bir kere şu soru gelmiştir; “Türkiye’den Amerika’ya yük gemisi kaç günde gider?” Çünkü insanoğlu meraklıdır, hatta biraz da sabırsız. Ama işin komiği şu ki, erkekler bu soruya hemen hesap makinesi çıkarıp rota çizmeye kalkarken, kadınlar “Peki gemidekiler canları sıkılmasın diye ne yapıyorlar acaba?” diye empatik bir bakış atabiliyor. İşte biz de bugün bu konuyu biraz teknik, biraz duygusal, bolca da esprili bir dille ele alıyoruz. Hazırsanız, okyanusun ortasında kaybolmadan eğlenceli bir yolculuğa çıkıyoruz! Erkekler: Hesap Kitap, Strateji ve GPS…
8 Yorum